10 Mayıs 2008 Cumartesi

NANKÖR İNSAN !!

Geçen gün internette dolaşırken “yerelnet” adlı sitede 06/05/2006 (21:29:39) tarihli bir yorum yazısına rastladım. Önce yazıyı aynen aktarıyorum:
“ Ilıca beldesinde yolsuzluk ve devleti zarara uğratmak adet haline gelmiş olup, bir kurtarıcı arar durumdadır. Beldede öğrenim görmüş hiç kimse yokmuş gibi bu gün belediye başkanı ilkokul mezunu şu an açıktadır ve yerine bakan vekil ise lise mezunudur. Bunlar beldeye hizmet etseler ne kadar edebilirler? Belde bir turizm merkezi konumunda durumunda olmasına rağmen, hizmet yönünden acınacak durumdadır.”
Evet yazı aynen bu.
Önce şunu söylemeliyim. Ilıca beldesinde, bir “yolsuzluk” ve “devleti zarara uğratma” olayı varsa; ve elinde konuyla ilgili bilgi ve belgesi olup ta açıklamayan varsa; şerefsizdir, adidir. Bu işler öyle işkembe-i kübradan atmakla olmuyor, elinde varsa belgesi olan, çıkar “delikanlı gibi” açıklar. Aksi durumda bir yalancı, iftiracı, nankör, şerefsiz durumuna düşer. Ki, bu da hoş olmasa gerek. Adı bende saklı olan şahıs, Ilıca’nın “kurtarıcı” aradığından bahsediyor. Yani olay “Kedi ulaşamadığı ciğere murdar dermiş” meselesine gelip dayanıyor. Ilıca’nın bir kurtarıcıya ihtiyacı vardır. Bu doğru ve yerinde bir tesbit…Ama bu şahıs gibi, adi nankörlerden kurtarılmaya ihtiyacı var tabii ki.
Beldede öğrenim durumu “sıfır” denecek kadar azdır. Yani yüksek okul bitirme oranından bahsediyorum elbette. Kaldı ki hizmetin, dürüstlüğün
Çalışmanın, başarının, iyi bir karakter sahibi olmanın, yüksek öğrenimle alakası pek olmasa gerekir. Güzel ülkemiz nice hırsızlar, nice hortumcular, nice hainler gördü ki hepside okumuş diplomalı insanlar. Yani bir insanın iyi bir hizmet, dürüst bir yönetim sergilemesi için, illaki yüksek okul diploması alması gerekmiyor herhalde. Aslında, bunun en güzel örneği Ilıca’da sergilenmektedir. Çünkü ne eski belediye başkanları; nede mevcut belediye başkanı, yüksekokul mezunu olmamasına rağmen, kasabaya büyük hizmetler yapmışlar ve de yapmaktadırlar. Ilıca’nın bu gün bölgede en tanınmış kasaba olması, Vali Saim Çotur Kaplıcası'nın belediye imkanlarıyla yapılması, içme suyu sorununun dağları delerek 30 km. mesafeden getirilmesi, yeni sıcak su kuyularının açılması, Ilıca deresinin üzerinin kapatılması ve üzerinin park alanı haline getirilmesi, çevre yolunun yapılması, kasaba içinin ve mahallelerin bütün yollarının asfaltlanması, yeni parklar ve mesire yerlerinin açılması, kasaba girişinin geniş ve modern bir bulvarla güzelleştirilmesi, bütün olumsuzluklara rağmen Ilıca yolundaki aşırı keskin ve tehlikeli virajların yok edilmesi, sağlık bakanlığından kaplıcanın “önerilen” statüsünün alınması, daha bir çok ufak hizmetleri saymazsak yeterde artar bile…
Şimdi geçenlerde Ilıca’da başımdan geçen bir olayı anlatayım: Pansiyonun resepsiyonunda otururken yanıma Malatyalı (pansiyon müşterimiz) bir amca geldi oturdu, konuşuyoruz…Bir ara bana “Belediye başkanınız mühendis mi evladım” dedi. “Hayır ola amca ne oldu” dedim. Neyse hoşuna gitmiş amcanın çevre düzeni , temizlik tertip, cadde ve kaldırımlar…Tabii başkanın ortaokul mezunu olduğunu söyleyince hayretler içerisinde kaldı güzel amcam.
Gelelim niçin “nankör insan” başlığına. Olabilir her insan beğenmeyebilir, eleştirebilir, eksiklerde olabilir, biz bunlara eleştiri bazında saygı duyar ve hoş karşılarız. Ancaaak…Burada durum çok farklı. Bir kez yorumun sahibinin Ilıcayı çok iyi tanıyor olması ve kullandığı üsluptan anlaşılıyor. Hele hele, mevcut belediye başkanının en yakınındaki ve başkan sayesinde bir yerlere gelmiş ve bu sayede ekmek yiyen birtakım insanların göz bebeği olunca belki “nankör” kelimesi bile kifayetsiz kalıyor. Ne dersiniz bu kadar hizmetten sonra az bile söylemişim değil mi…

Vahdeddin ZAİMOĞLU